Akılcı, şüpheci ve bağımsız çözümleme ile değerlendirmenin doğru uygulanması sonucunda bir yargıya varmak hedefiyle tüm gerçeklerin, delil, gözlemlerin ve argümanların analizine "Eleştirel Düşünme" denebilir.
Bu düşünce sisteminin uygulama şeklinde, kişinin zihninin kendi kendini yönetmesiyle mevcut süreci izleyip, düzeltmesi ve durumu disipline etmesi gibi süreçleri içerir. Bu durum eleştirel düşünen kişinin tarafsız veriler ile durumu çözümlemesi ve bu süreçte kişisel hırs ve düşüncelerden arınması gerektirir. Yani eleştirel düşünen kişi beniçinci olmayıp varsa bu tür zayıf noktaları, bu durumun da üstesinden gelmesi gerekir. Aksi halde eleştirel düşünme, dar bir çerçeve içinde kişisel düşünceye yerini bırakır.
Şahsi fikirleri dışındaki fikirleri önemseyen kişilerin olguyu anlamasını ve doğru çözümlemesini beklemek hata olur. Çünkü, eleştirmen olayı irdelerken multifonksiyonel yani gözlem, tecrübe, aksetme, akıl yürütme veya bir rehber olarak iletişimden toplanan veya bunlar tarafından üretilen bilgileri aktif ve ustalıkla kavramsallaştırıp, uygulama, çözümleme, sentezleme ile tüm bunları kültürel olgular ile birleştirip değerlendirmeyi içeren bir süreçtir.
Eleştirel düşünce, ülkemizde ve diğer İslam coğrafyasındaki devletler de varlığını yitirmek üzeredir. İslam'ın Altın Çağı olarak bilinen dönemlerde yetişen filozofların eleştirel düşüncesi modern Avrupa'nın temelini atmıştır. Örneklendirecek olursak "Kilise"nin kararlarının ve uygulamalarının sorgulanması sonucunda Reform ve Rönesans dönemleri başlamıştır.
Ülkemizde eleştirel düşünmenin varlığı; gerçeklerden uzak, taraflı ve devamlılığı olmayan bir hal almıştır. Çünkü yöneticilerin eleştiriye açık olmaması ve gerçeklerle yüzleşmek istememesi nedeniyle eleştirel düşünceyi engellemek adına kendilerine "Trol" orduları kurmuşlardır. Bu durum tepeden aşağı indikçe trol ordularının yerini "Dalkavuklar" alıyorlar. Teşbihte hata olmaz, saygıdeğer okuyucular.
Yöneticiler etrafına konuşlanmış ve övülmeyi beklenen yöneticilerin eksik taraflarını söylemleri ile görmesini engelleyen, yöneticileri hataya sürükleyen bu kişilerin şahsi ve ufak hesaplarının devlete maliyeti ise düşündüğünüzden fazla olduğunu söylemem mümkündür. Bu kişiler aracılığıyla gerçeklerden kopan yöneticilerin eleştirel düşünceleri dinlemesi ve aldığı kararları bu doğrultuda vermesini beklemek hata olur. Etrafındaki kişilerin yani kendisinden çıkar sağlayanların gösterdiği aşırı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyenlerin varlığı nedeniyle gerçekleri konuşup, hataları düzeltmek isteyenlerin varlığına karşı yönetici de "şüphecilik" ve "güvensizlik" duyguları oluşmaktadır. Bu hastalık daha önce değindiğimiz "Hubris Sendromu" ile birleşince yöneticilerin tavırları paranoyak olurcasına kontrolden çıkabilir.
Bursa sağlık yönetimi ve yöneticileri, tüm Türkiye de olduğu gibi belli kriterler ile değilde kişilerin "referansı" ile belirlendiği için bu tür sorunları yaşamaktadırlar. Bu sorunu yaşayan yöneticiler ayrıca rakip gördükleri veya şüphe duydukları kişileri önce "kulis" sonra da 5. kol faaliyeti içerisinde olabilecek medya kuruluşları ve yazarları aracılığıyla saf dışı etmek için çalışıyorlar. Bu durum şehrimizde çok yaygınlaşmış ve kabul edilebilir olmaktan çıkmıştır. Sosyal medyanın da yaygınlaşması sonucunda belli bir takipçi kitlesine ulaşan herkes, istediğini "itibarsızlaştırmaya" hatta bu durumu şahsi çıkarları için kullanamaya da başlamıştır. Bu duruma tepki olarak çıktığım bu yolda, yazılarımın okunma sayısı ile gösterdiğiniz destekle, benimle aynı fikirleri paylaştığınız kanaatindeyim.
Geçen haftaki yazım da Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile alakalı yazı dizisi olacağından bahsetmiştim. Şimdilik bu yazı dizisi bekleyecek gibi ama Uzm. Dr. Murat Ersal'ın istifasını es geçmek istemem. Çünkü, Doç. Dr. Oğuzhan Ay'ın ekibi içerisinde yöneticilik yapan iki başhekim yardımcısı vardı. Bunlardan biri Uzm. Dr. Murat Ersal diğeri de Uzm. Dr. Çetin Bakır.
Murat Ersal'ın istifasını farklı bir açıdan değerlendirmek istiyorum. Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi binlerce çalışanı, yatarak tedavi gören binlerce hastası ve poliklinik de hizmet alan binlerce hasta sayısı nedeniyle yönetimi oluşturan kişilerin gözardı edilmemesi gereken bir yapı.
Uzm. Dr. Murat Ersal'ın istifasının arkasında yönetici maaşları nedeniyle yaşanan mali kayıpların olduğu söyleniyor ama yakın zamanda sözleşme imzaladığını hepimiz biliyoruz. "Yüksek İhtiras Hastanesi" isimli makalede de değindiğim üzere Doç. Dr. Oğuzhan Ay'ın tavırlarının bazı başhekim yardımcıları ve müdürleri rahatsız ettiğini ve bazılarını da istifa etmeye ittiğini yazmıştım. Bu olayın perde arkasını öğrendiğimde de sizlerle paylaşacağım.
Yönetim becerisi ve tecrübesi olmayan başhekim ve yardımcıları ile bu devasa yapıyı yönetmek zorlaştığı için mevcut yönetim içindeki tecrübeli yöneticilerin durumun da değişime gidilmemesi kanaatindeyim. Üst mertebelere terfi etmeyecekse, mevcut durumun korunması önemli. Yakın zamanda sözleşme süresi bitecek yöneticiler bu nedenle önemlidir.
Uzm. Dr. Murat Ersal ile alakalı bir kaç iddia da olsa kesinleştiği zaman paylaşmayı doğru buluyorum. Aslında özeti şu; başka bir hastanemizin başhekimi, hastanesindeki onlarca eczacı arasından birisini hedef alması gibi bir durumun Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde de olduğu söyleniyor.
Yöneticilerin, eleştirel düşünen insanlar yerine menfi ortaklıkların olduğu kişiler ile kurduğu düzen sonrası çatlaklıkların olması ve kişileri şüpheye ve zamanla paranoyaya sürüklediği dönemde kendini "Sezar" sananlar birer "Brutus" seçmiş gibi!
Mevcut yöneticilerimizin, imzaladığı yeni sözleşmelerin "çkys" düşmesi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın Mısır ziyareti nedeniyle uzayacak gibi. Bu hafta içi sözleşmeler ile alakalı ara bir yazımda yayınlanacak.
Unutmadan! Yırtıcı bir arslan zalim bir hükümdardan daha iyidir. Zalim hükümdar hiç bitmeyen fitne ve kargaşadan iyidir. Adil Sultan ise rahmet gibi yağan ve hayat denen bahar yağmurundan daha iyidir.
Adaletin olmadığı yerde anarşi başlar!
Yorum yazarak B Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan B Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler B Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı B Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak B Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan B Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler B Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı B Gazete değil haberi geçen ajanstır.