Köyler artık tezek kokmuyor

Eken-biçen kalmadı gibi Bursa’da.

Bursa için biraz daha değerli olduğu için incir, armut, şeftali ve zeytin ekiliyor.

Pek çok köyde vatandaşlar artık kendileri için dahi sebze ekimi ile uğraşmıyor.

Hayvan bakan da yok gibi.

O nedenle köyler artık tezek kokmuyor…

Meyve ve sebzeyi dalından koparıp yemek de hayal oldu.

Nasıl olsa her köyde dahi 2-3 tane üç harfli market var.

Tereyağ mı lazım?

Marketten…

Domates, biber, soğan ve patlıcan dahi bu marketlerden alınıyor.

Ev kadınları aile bütçelerine katkıda bulunmak için “köy ekmeği” yapıp satıyor ama o da sınırlı.

Ekilmeyen, biçilmeyen tarım arazileri ise adeta talan ediliyor.

Belediyeler yıkıyor, 3-5 hafta sonra yenileri yapılıyor.

Şehre yakın, düz ayak köy, mahallelerdeki tarım alanların önemli bir kısmı fabrika binası, depoya dönüşmüş durumda.

Nasıl olsa kiralar yüksek.

2 dönüme araziye yap 3 tane depo…

70 ila 100 bin lira arasında kirayı kap.

Yılda 1 milyon lira para yapar.

Ekip-biçerek bu parayı kazanamayacağını düşünen köylüler, kendi elleriyle dönüştürüyor tarım alanlarını ticari alanlara.

Altyapı mı?

Aç foseptik çukurunu…

Elektrik-su bir şekilde geliyor.

Yani birinci sınıf, yılda 2-3 kez ürün veren verimli araziler tek tek elden gidiyor.

Diğer bir anlatımla talan ediliyor.

Dur demek lazım mı?

Kesinlikle evet!

Ama öyle sadece yıkarak, dökerek değil.

Önce planlama yapmak lazım.

Planlı şehirleşme şart.

Depo alanları…

Fabrika alanları…

Konut alanları…

Ve tek tek tarım alanları belirlenmeli.

Ve hatta bunun için kısa, orta ve uzun vadeli planlama yapılmalı.

Yani örneğin 2030’daki depolama ve fabrika binası ihtiyacı tahmini olarak belirlenmeli.

Yerler hazırlanmalı.

Tarım ile uğraşanlar için de devlet, ilgili kurumları ile çalışma yürütmeli.

Belediyeler öncülük etmeli.

Yani plansız üretim yerine bilinçli üretime geçmeli.

Nasıl mı?

Ülkenin ve kentlerin nüfusu belli.

Bu nüfusun, harcayacağı tarım ürünü miktarını da belirlemek çok zor olmasa gerek.

İhracat da hesaplanarak ne, ne kadar üretilecek belirlenmeli.

Ve tüm il, ilçe ve köylerde buna göre bir program yapılmalı.

Yani çiftçi daha bir yıl önceden neyi ne kadar üreteceğini, üç aşağı beş yukarı ne kadara satacağını bilmeli.

Bu planlama iyi yapılırsa…

Bu hesap tutarsa…

Daha bir yıl önceden “olağanüstü bir durum olmazsa” domatesin markette, manavda ve pazarda kaça satılacağı bile belirlenebilir.

Öyle ütopik şeylerden bahsetmiyorum.

Vallahi planlanabilir bir şey bu.

Yeter ki kafa yorulsun biraz.

O zaman ne tarım alanları talan edilir, ne de plansız ticari alanlar oluşur.

Yani bence öyle…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Vedat Yücebaş - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak B Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan B Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler B Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı B Gazete değil haberi geçen ajanstır.