Nereden başlasam bilemediğim bir konu bu…
Bu coğrafyada dünyaya gelen herkesin doğuştan gelen bazı ortak zevkleri olduğuna inanıyorum, sebebini açıklayamayacağımız… Ve sadece tek bir sözcükle hepimizde aynı hissi uyandıran…
Bence bunların başında geliyor Türk kahvesine olan bağlılığımız. Kendimizi bildiğimiz günden beri, hatta bilmediğimiz zamanlarda kahve telvesi parmaklayarak ya da annemizin tabağına döktüğünü içerek tanıştık Türk kahvesi ile.
Gençliğimizde zaman zaman yüz vermediğimiz, topluluk bilinci ile daha havalı olduğuna ikna olduğumuz granül kahvelerle flörtler yaşasak da günün sonunda hep onsuz olamadığımızı anladık.
Her arkadaş sohbetimizin, kalbimizde uyanan ilk hislerin hep içindeydi hatta ortağıydı çünkü.
(Elbette buradaki ‘biz’den kasıt Y ve X kuşağıdır)
Ama asıl yetişkinliğimize adım attığımızda anladık kıymetini…
Ki bizler bugün Starbucks’a gittiğimizde bile Türk kahvesi sipariş ederiz.
PEKİ NEDİR BİZİM İÇİN FARKI?
Osmanlı’dan bugüne tarihimizin en kıymetli kültür varlıklarından biri olan Türk kahvesi, hazırlama ve pişirme tekniği ile bizim için diğer tüm kahvelerden ayrılıyor bence.
Çünkü öncelikle Türk kahvesi pişiyor.
Biz millet olarak pişen her şeyi severiz. İçinde emek barındırır, pişirirken düşünürüz, sohbet ederiz hatta güzel ve bereketli olması için dua ederiz. İçine sevgimizi katarız… Hızlı ve hazır olan hiçbir şeyi sevmeyiz. İçinde tutku ve sevgi barındırmadığından…
Bizim için kahve demlenmez, pişirilir…
Demlenerek güzelleşen çaydır…
VAZGEÇİLMEZ TADIM ANLARIMIZ
Herhangi bir kuru kahvecinin önünden geçerken bile çekilen Türk kahvesi kokusunu duyduğumuzda bir iki saniye durakladığımızı kimse inkar edemez sanırım…
Kokusu ile bizi büyüleyen kahvemizi pişirip, (hepsinin ayrı bir tasarımı ve yaşanmışlığı olan, kulplusu-kulpsuzu, işlemelisi-sadesi, dar ağızlısı-geniş ağızlısı, uzunu-kısası) şahane fincanlarımıza pay ettiğimiz anda başlar keyif için hayattan aldığımız mola. Her defasında dudağımıza götürürken hissettiğimiz heyecan…
Ve elbette olmazsa olmazımız olan kahve köpüğümüz…
Daha fincana koyduğumuz ilk anda bir hikâyesi olur tüm Türk kahvelerimizin. Çünkü her köpükte bir anlam ararız… Bizi geçmişe, özlediğimiz günlere götürür. Ya da hayallerimize, olmasına duacı olduğumuz her şeye…
Köpüğünü kaçırdıysak pişirirken, tüm cezveyi gözden çıkarırız, Döker, yeniden yaparız. Köpüğü olmayan Türk kahvesi olmaz çünkü…
O köpüklü ve kokusu ciğerimize kadar ulaşmış kahve damağımızla buluştuğunda ise hissettiğimiz mutluluk ve huzurun yanında çok önemli olan başka iki duygu daha var bence, tamamlanmışlık ve aitlik duygusu…
Bu duygular da her seferinde varoluşumuza bir kere daha kimlik kazanmamızı sağlıyor ve bu sadece biz Türklerin anlayabileceği bir durum.
Bu duruma da hepimiz bayılıyoruz…
BİZİM TELVEMİZ, HİÇBİR KUPAYA YÜZ VERMEZ
Gelelim son durak olan telvesine…
Bir kere Türk kahvesi, telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür. Sadece bu yüzden bile aşık olunası olduğu konusunda hem fikiriz.
Ama telvedeki o tat, o yoğunluk ve derinlik, kupalarca içilmiş espresso, filtre veya granül kahvelerin hiçbirinde yaşayamayacağınız bir birlikteliği içinde barındırıyor.
Bir de hiçbir zaman inanmadığımız ama yine de yapmadan da içimizin rahat edemediği bir fal bölümü var ki oraya hiç girmiyorum, aramızda kalsın;)
40 yıl hatırı olan, iki lafın belini kırdığımız, iyi günde kötü günde yanımızda olan, gıybet dakikalarımızın baş tacı Türk kahvemiz, iyi ki varsın…
E hadi, kalkıp pişirelim birer tane de dostluğumuz pekişsin…
Yorum yazarak B Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan B Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler B Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı B Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak B Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan B Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler B Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı B Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(5)Deniz Yalçın - Evet, Türk kahvesinin halkımızla kopmaz bir bağı var ve sen bunu en güzel dille anlatmışsın? bize tercüman olduğun için teşekkür ederiz halacım?
Pıtırcık - Ustanın elinden de bir başka olur hem içmesi hem okuması
Aynur Sayracı - Kahveye mi aşık olayım, yazıya mı bilemedim? kaleminize sağlık ❤
Aycannerenn - Eline yüreğine kalbine değsin kokusu burnumda tadı damağımda kaldı yazının ❤️??
Fatma - Özledim demenin kısa yoludur '"bi kahve içelim"
Çok güzel bir yazı olmuş keyifle okudum, fikrinize sağlık
Yazılan yorumlardan B Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler B Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı B Gazete değil haberi geçen ajanstır.